Cuma hutbesinde Gazze vurgusu: ‘Zulme razı olmak zulümdür’
İsrail savaşı 28. gününe girdi.
Gazze Şeridi’nde insanlık trajedisine yol açan saldırılar cuma hutbelerinde de yer aldı.
Her cuma olduğu gibi bu hafta da yüz binlerce Müslüman Cuma namazına katıldı ve bölgede yaşananlara karşı duruşları Diyanet’in belirlediği hutbede anlatıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, hutbenin konu başlığını şöyle verdi: “Zalim olmayı istemek zulümdür” o ilan etti.
Sevgili Müslümanlar!
Cuma hutbesinde şu ifadeler yer aldı:
Bugün birey, toplum ve insanlık olarak ağır bir sınavdan geçiyoruz. Hakikat, hukuk, ahlak, vicdan ve şefkat gibi insanı insan yapan değerler; İşgalci zalimler ve onların destekçileri tarafından ayaklar altına alınıyor. Filistinli kardeşlerimiz yaklaşık bir asırdır kendi vatanlarında baskı, esaret ve baskı altında yaşamaya mahkum edilmişlerdir. Bugün Gazze’de kadın, çocuk, yaşlı başta olmak üzere dünyanın gözü önünde büyük bir soykırım yaşanıyor.
Sevgili İnananlar!
Bu benzeri görülmemiş soykırımı gerçekleştiren gözü dönmüş suçlular, cesaretlerini Ümmet-i Muhammed’in sessizliğinden ve dağınıklığından aldılar.
Ey İnsanlar!
Bu vahşet sadece Müslümanların değil tüm insanlığın ortak sorunudur. Dünyanın gözü önünde işlenen cinayetlere seyirci kalmak, hatta destek vermek tüm insanlığın ayıbıdır. Çünkü kendilerini insanlardan üstün gören, dünyayı kendi özel mülkiyeti olarak gören zalimler, sadece Müslümanların değil tüm insanlığın geleceğini hedefliyorlar. Ülkemiz, dinimiz, dilimiz, ırkımız ne olursa olsun böyle bir katliama karşı çıkmak insan olmanın gereğidir.
Zulüm nerede yapılırsa yapılsın, zalime dur demek insan olarak hepimizin sorumluluğudur. Çünkü zulme razı olmak da zulmettir.
Sevgili Kardeşlerim!
Hutbemin başında okuduğum ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Sadece içinizdeki zalimleri ilgilendirmeyecek bir musibetten sakının ve bilin ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir.” Hadis-i şerifte Sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: “İnsanlar, zalimin zulmünü görüp de ona engel olmazsa, Allah’ın onlara genel bir azap vermesi kaçınılmazdır.”
Bu ayet ve hadisten şunu anlıyoruz ki; Masum hayatları katleden katillerin zulmüne karşı durmazsak, yangınlar tüm dünyayı saracak ve kimse güvende olmayacak. Bomba altındaki çocukların çığlıklarını duymazsak herkes zarar görür. Kötü şeylerden kaçınmak için herkesin her zaman yapabileceği bir şeyler olduğunu unutmayalım. Zulmün önlenmesi, mazlumlara umut olmak için caydırıcı rol oynayalım; Elimizle, dilimizle, kalbimizle ne gerekiyorsa yapalım. Nitekim Peygamberimiz (sav) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: “Kim bir kötülük veya haksızlık görürse onu eliyle düzeltsin, buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin. bunu yapamaz, kalbiyle nefret etsin…”
Sevgili Müslümanlar!
Dünyadaki tüm zulmün son bulması için kadın-erkek, genç-yaşlı her birimiz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirsin. Hz. İbrahim’in ateşini söndürmeye giden karınca gibi, hakkın yanında ve batılın karşısında durmaya devam edelim. Bu zor günlerin mutlaka biteceğine inanıyoruz. Zalimlerin zulmü mutlaka son bulacak, mazlumların yüzü gülecek ve zafer müminlerin olacaktır. Mazlumların umudu olan aziz milletimiz, ümmet bilinciyle dünyamızı bir kez daha barış diyarı haline getirecektir.
Konuşmamı Kur’an’dan bir ayetle bitiriyorum:
“Efendimiz! Bize sabır ve dayanma gücü ver. Ayaklarımızı yolunda sabit tut. “Kâfirlere karşı bize yardım et.”